
Nisan’dan Temmuz’a uzanan sürecin ardından, ABD Başkanı Donald Trump’ın ticaret politikasında yeni bir dönüm noktası olan Ağustos ayına giriyoruz. Peki bu kez, daha sert gümrük vergilerinin uygulanması gerçekten gündeme gelecek mi?
9 Temmuz, Trump’ın gümrük vergisi uyarı mektuplarını göndermek için seçtiği kritik bir kontrol noktasıydı. Bu aşama görece sessiz geçti; ancak şimdi, ilgili ülkelerin 1 Ağustos’a kadar bir anlaşmaya varmaları gerektiği aksi takdirde daha yüksek tarifelerle karşılaşacakları tekrar vurgulanıyor.
Asıl soru şu: Trump bu tehdidini uygulamaya koyacak mı? Özellikle "iyi niyetle müzakere eden ülkeler" söz konusu olduğunda, bu değerlendirme ne kadar nesnel olacak, merak konusu.
Çin ile süregelen ticaret savaşı artık arka planda kalırken, Avrupa Birliği (AB) ile yürütülen müzakereler dikkatle izleniyor. Ancak bu görüşmeler hâlâ belirsizlik içinde ve taraflar arasında herhangi bir uzlaşma işareti bulunmuyor. AB’nin de misilleme hazırlığında olduğu göz önüne alındığında, önümüzdeki günlerdeki gelişmeler oldukça kritik.
Japonya cephesinde ise son aylarda ABD ile arasında yoğun temaslar gerçekleşti. Ancak bugüne kadar somut bir ilerleme sağlanamadı. Tokyo'daki siyasi belirsizlik de dikkate alındığında, 1 Ağustos’a kadar kapsamlı bir anlaşmaya varılması düşük bir ihtimal olarak değerlendiriliyor.
Trump, görüşmeler sürerken Japonya’ya %25 gümrük vergisi uygulayacak mı? Bu da cevap bekleyen önemli bir soru. Dün yapılan açıklamada, ABD’li yetkili Bessent, aceleyle bir anlaşmaya varma niyetinde olmadıklarını, 1 Ağustos tarihinin yalnızca bir zaman çizelgesi olduğunu belirtti. ABD tarafı, yalnızca “nitelikli” anlaşmalara öncelik verileceğini ifade ediyor. Ancak bu yaklaşım, kararların siyasi takvimlere göre mi, yoksa ekonomik gerekliliklere göre mi alındığı sorusunu gündeme getiriyor.
Önümüzde yaklaşık on gün var. Şimdilik, sonunda başka bir "TACO" (Trump Always Chickens Out – Trump her zaman geri adım atar) senaryosu yaşanıp yaşanmayacağını görmek için beklemedeyiz.